- Bir yaşından önce beynin gelişimi daha önceki bilgilerimizden daha hızlı ve yoğun olmaktadır
- Çevresel etmenler beynin gelişimini bildiğimizden daha fazla etkilemektedir
- Erken dönemde öğrenilen tecrübeler (0-36 ay) beyinde uzun süreli olarak kalmaktadır
- Erken dönemdeki stres beynin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir
- Çevresel etmenler sadece beynin hücrelerini ve bağlantılarını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda beynin iletişim şeklini de etkiler.
Doğumdan sonra ilk 24 ay içinde beyne giden sinir uçları arasındaki bağlantılar -synapslar- sürekli gelişir, organize olur. Erken dönemde, bebeğe ne kadar çok uyarı verilirse beyinde o kadar çok bağlantı olacaktır. Risk grubunda ki bebekler de, görme bozukluğunun tespiti ile eş zamanlı olarak acil görmenin re/-habilitasyonunu başlatmak gelişim açısından gereklidir.
Genel de ülkemiz koşulların da, çoğul engelli çocuklarda aileye ‘klinik göz muayenesi ile gözler sağlam, görmeme nörolojik nedenler ile, zaman içinde gelişir’ dendiği veya aile ön planda olan zihinsel engellilik, motor bozukluk ile ilgilendiğinden görme ihmal edilmekte, görmenin muayenesi 6-7 yaşlara, okul dönemine ertelenmektedir. Görme öğrenilen bir süreç olduğu, ilave engeller nedeni ile fizik çevre ile etkileşime girmeyen çoğul engelli çocuklarımız da bu durum en kıymetli dönemin kaybolmasına neden olmaktadır. Bunun sonrasında görme engelli çocuk sosyal çevrenin kendisine verdiği kimlik doğrultusunda kör veya normal gören gibi davranmak zorunda bırakılır. Bu da çocukta varolan görme gücünün kaybına, yetmezlik duygusuna yol açar.
Çok düşük ağırlıklı bebeklerin yaşatılabilmesi, suni dölleme yöntemi ile çoğul gebelikler, motor bozukluklarla birlikte beyine ait nedenlerle görme bozukluğu olan çocuk sayısında artışa neden olmuştur. Beyne ait nedenlerle görsel bozuklukları, olan çocukların rehabilitasyonu, erken müdahale çalışmaları, göze ait nedenlerle görme yetmezliği olandan farklılık gösterir
Erken müdahalenin temeli aile, sağlıkçı, eğitimci işbirliğidir.
Ülkemizde optometri bilim dalının olmaması (kulak, burun boğaz hekimliğindeki doktor-odyolog ilişkisi gibi görmeyi konu alan bilim dalı) nedeni ile bu takımda rol alacak göz hekiminin kendini çocuk gelişimi, çocuk psikolojisi, öğrenme gibi konularda eğitmesi, çocuğu mutlaka çok sevmesi, çocuğu yeni doğan döneminden itibaren sosyal bir birey olarak kabul etmesi çok önemlidir.
Hastane ve klinik ortamları dışında bu çocukların oyun seanslarında evde, fizyoterapi esnasında izlenmesi, görsel davranışlarının görme kabiliyetleri göz önüne alınarak yorumlanması, göz hekiminin konu hakkında bilgilenmesini sağlayacaktır.
İyi bir muayene ve yorum için mutlaka çocuğa ve -anamnez için- aileye geniş zaman ayırmalıdır.
Gözümüzü açtığımız andan itibaren ışık ve görüntü sinir uçları ile beyne gönderilerek beyni uyanık tutar. Görüntünün bulanık veya çift olması durumunda çocuk gördüğü ile ilgilenmez, uykulu bir hali vardır. Bu durum özellikle hypoton, gevşek çocuklarda çok önemlidir. Bu çocuklarda görsel uyaranlarla vücut tonüsünü arttırmak ve kafa kontrolünü geliştirmek mümkündür
İlk haftalarda anne ile oluşan göz teması hem anne hem de çocuk için çok önemlidir. Bu temas anne ile, görememe nedeni ile, oluşmaz ise anne bir anlamda küser, bebeği kucağına almaz. Bu da çocuğun daha az uyarılmasına ve yalnız kalmasına neden olur. Bu durumdaki bazı çocuklar yanlış olarak otistik, donuk zekalı tanımı alırlar.
Dengenin gelişmesinde 3 önemli unsur vardır; Kaslardaki proprioseptif reseptörler, gözümüz ve iç kulak. Hareket kısıtlanması da var ise dengenin gelişimi sadece içkulak üzerine kalmaktadır. Vücut farkındalığının gelişmemesi, boşluk da kendini konumlandıramama çoğul engelli çocuklarda çocuklarımızda bilişsel gelişim açısından çok önemlidir.
Görme engeli ciddi olan çocuklarda gözünü ovuşturma, kafasını yere vurma, ellerini çırpma, kendi etrafında dönme gibi mannerism dediğimiz körlük tikleri oluşur. Yeni oyunlar geliştirerek. çocuğun diğer duyularını uyararak, eline oyuncak vererek bu tiklere devam etmesi engellenmelidir.
Göz hekimi, her klinik muayenede, gözün ön segment ve arka segmentini muayene edip, mutlaka işlevsel görmeyi değerlendirmelidir. Bunun sonunda iletişim, bağımsız hareket, yakın çalışma ve öz bakım becerilerinin kullanımı için görmenin yeterli olup olmadığı, çocuğun varolan görmeyi kullanıp kullanmadığı anlaşılmalıdır. Ayrıca, varolan görme, gelişim basamakları için yeterli değil ise hangi destek modalitelerin kullanılacağı mutlaka belirtilmelidir. Göz hekimi bulgularını ve önerilerini aileye yazılı olarak vermelidir.
Özel eğitimcilerin ve çocuk nörologlarının asla ihmal etmemesi gereken husus:
Yüksek risk grubundaki bütün yeni doğanlar ve tanı almış her grup engelli çocuk, -yukarıdaki bilgiler ışığında- rehabilitasyona başlamadan önce mutlaka -bu konuda yoğunlaşmış- göz hekimine ve odyoloğa yönlendirilmelidir.